30 Ağustos 2015 Pazar

İLETİŞİMDE YANLIŞ ANLAŞILMALAR / YANLIŞ ANLAMALAR


İletişim Hataları... En sık karşılaştığımız YANLIŞ ANLAŞILMALAR / YANLIŞ ANLAMALAR

Bazen duyduklarımızı kendi gerçeklerimizle birleştirebiliriz veya beklentilerle karşıdakini dinleyebiliriz...
Duyduklarımız doğru kelimeler, doğru tanımlamalar olabilir... Peki iki taraf aynı cümlelerle, farklı konudan bahsediyorsa... İşte orada iletişim hataları ve anlaşılamamak veya başka bir deyişle yanlış anlaşılmalar başlıyor... O nedenle iletişim de ön yargılarımızdan ve kendi bakış açılarımızdan uzaklaşarak anlamak için dinlemeliyiz... Etkin dinlemeyi öğrenmeliyiz...

ve size güzel bir hikaye...

Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara su olayı okur :
" Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adi söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir caba sarf ediyor ne de bakim yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor."
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar.  Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya baslar. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır.

Dr. Ruskin, Amerikan Tip Birliği Dergisindeki makalesinde,(günümüzde çok yaşandığı gibi ) gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır. Belki de hayatta yasadığımız birçok şey bize önyargılarımız ve bakış acılarımız tarafından dayanılmaz ve zor görünebilir.




24 Ağustos 2015 Pazartesi

Tek Başıma Ne Yapabilirim Ki?

bazen ben tek başıma ne yapabilirim diye düşünüyoruz ya...
işte size çok güzel bir örnek...
yapacağımız çok küçük hareketler bile evrenin değişmesine neden oluyor...

BİR GÜLÜMSEME HİKAYESİ

Küçük kız,hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.

Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardim eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğle yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.

Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köse başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.

Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki... İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra,bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu islik çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek yavrusunu görünce,kucağına alıverdi.

Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı.

Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki,önce fakir adam uyandı,sonra bütün apartman halkı... Anneler,babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp,ölümden kurtardılar...

Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.